31 Temmuz 2012 Salı

Sana kollarını açmış duruyor Peygamber!

Bir hikaye duymuştum. Çanakkale savaşı sırasında kocasını cepheye göndermiş bir kadının acıklı bir öyküsüydü. Kadın, yıllarca her gün kocası dönecek ümidi ile hep en sevdiği emeği yapar, hazırlanır, çocuklarını hazırlar, aklanır, paklanır kocasını beklemeye koyulurdu. Yıllarca kocasının akıbetinden habersizce bu hasret ve özlemle bekleyen kadın yaşlanır, hastalanır, yataklara düşer, düşer de ölmez bir türlü. Gözü hep eşikte kocasını bekler. Çocuklarının yanında bu acıklı bekleyişi sürdüren yaşlı kadıncağız gün gelir eşiğe doğru pür dikkat kesilir. Sanki hiç hastalanmamışçasına doğrulur bomboş eşiğe doğru bakıp sevinçle "Bey sen mi geldin" der ve hakkın rahmetine kavuşur. İşte şanlı tarihimiz bu ve buna benzer öyle özlem öyle hasretlerle doludur ki. Kocasını bekleyenler mi dersiniz, oğlunu arayanlar mı. Sadece erkeklerin değil, topyekun tüm milletin giriştiği bu savaş Mehmet Akif Ersoy şiirleri sayesinde belki şimdi hala böylesi güzel ve ateşini hissettirerek anılıyor. Mehmet Akif Ersoyun hayatı cephe arkalarında geçmemiş olsa da sanki muharebe sırasında tam da ortada duruyormuşçasına yazdığı Çanakkale Şehitlerine gibi öyle destanları vardır ki bu şiirleri okuyup duygulanmamak ve o kor alevin bir insanın içine düşmemesi imkânsızdır. Mehmet Akif Ersoy gibi daha birçok şair bu dönemi şiirlerinde işlese de hiç kimse milli şairimiz kadar iyi tasvir edememiştir. Şiirlerinde şanlı ordumuzun kahramanlıkları öylesine coşkuyla işlenir bunun yanı sıra mısralar birbirlerine öylesine duygusal bir ilmikle dolanır ki öyle denebilir ki tarifi imkânsızdır. Okumak dahi bunu tam anlamaya yetmez. Siz de Mehmet Akif Ersoy gibi ulu bir çınarın gölgesinde serinlemek, onun hayatına daha yakından bakmak ve tüm eserlerini okumak istiyorsanız http://www.mehmetakifersoy.gen.tr adresini ziyaret edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder